Refaha Doğru: Gelişmekte Olan Bir Dünya Medeniyeti Kurmada Kadınların ve Erkeklerin Rolü

Statements

Refaha Doğru: Gelişmekte Olan Bir Dünya Medeniyeti Kurmada Kadınların ve Erkeklerin Rolü

61. Birleşmiş Milletler Kadının Statüsü Komisyonu’na Bahai Uluslararası Toplumu tarafından Sunulan Bildirge

 
New York—3 March 2017

Dünya liderleri çok çetin bir yük taşımaktadır. Toplumlarını kendilerine tercih ederek ve benliğe vurgu yapıp güç dengesizliğini teşvik eden modası geçmiş modelleri reddederek, vatandaşlarının esenliğini sağlamak zorundadırlar. Doğru soruları sormalı ve en önemlisi bu soruları cevaplamaya başlamalıdırlar. Örneklendirecek olursak, ekonomik sistemimizin hangi unsurları onu son derece işlevsiz hale getirmektedir? Katılımları herkesin yararına iken kadınların büyük çoğunluğu neden anlamlı kararlar almanın dışında tutulmaktadır? Milletlerin istikrarını tehlikeye atan büyüyen eşitsizlik dalgasını nasıl durdurabiliriz? Onlara her türlü fırsatı vererek bizlerin de yürümüş olduğuna nazaran,  daha az tehlike içeren ve daha anlamlı bir yolda yürümeleri için, yetişmekte olan nesillerin refahına nasıl yatırım yapabiliriz?

Kadın ve erkek eşittir ve her zaman eşit olmuştur. Bu, dünya tarihinin uzunca bir dönemi boyunca, erkeklerin gelişim ve katılımını çokça zamandır kadınlarınkine tercih eden, dengesiz sistem ve yapılar nedeniyle bastırılmış ruhani bir gerçektir. Kadın erkek eşitliği giderek daha fazla kabul görürken bu durum, kadın erkek eşitliğinin hayatın her alanındaki ifadesinin önünü tıkayabilen engelleri otomatik olarak yok etmez. Bu vesileyle, dünyadaki değişen iş ortamlarındaki kadınların ekonomik olarak güçlendirilmesi konusunu görüşmek üzere Üye Ülkelerin toplandıkları bu komisyonda, aynı anda hem ekonomik faaliyetin amacı hem de gerçek gelişmenin sonucu olarak kabul ettiğimiz refahın doğası hakkında, bazı görüşler sunmak istiyoruz.

Eğitime erişim ve kadınların erkeklerle yan yana geliştiği ortamların yaratılması konusunda önemli gelişmeler kat edilmiş olmakla beraber,  daha başarılacak çok şey vardır. Sistemleri etkileyen yapısal adaletsizlik, insanlığı kriz üstüne krizin içine çekerken kadınların potansiyelini bastırmaya devam etmektedir. Bu eşitsizlikler, toplumun dokusundan tamamıyla sökülüp atılmadıkça, insanlık, bugün modern yaşamın büyük bir kısmını tanımlayan çatışma, umutsuzluk, karmaşa ve dengesizliğe batmaya devam edecektir. Refaha giden yol birçok engel ile dolu olsa da, aynı zamanda umut ile de döşenmiştir.

İnsanlığın özlemini çektiği dünya medeniyeti, yaşamın maddi ve ruhani boyutlarının uyum içinde olduğu ve eşitlik ile adalet gibi ruhani prensiplerin ticaret ve yönetim gibi medeniyetin maddi yönlerine nüfuz ettiği bir medeniyettir. Doğal olarak, bir medeniyetin etkinliği ve canlılığı, onu oluşturan parçaların gücüne bağlıdır. Bu bakımdan bireyler, kurumlar ve toplumu oluşturan diğer bileşenler arasındaki ilişkileri yöneten nitelikler hakkında söylenecek çok şey vardır.

Hüküm süren ekonomik ve jeopolitik düzenler, çatışma ve saldırganlık tutumları ile öyle özdeşleşmiştir ki, birçok kişi bu niteliklerin insan doğasının kaçınılmaz özelliklerini teşkil ettiği görüşüne boyun eğmiştir. Ancak, şiddete, bencilliğe, korkaklığa ve rekabete eğilim gösteren insanların, aynı zamanda nazik olma, başkalarını kendilerine tercih etme, çok büyük kişisel bedeller pahasına kahramanlık yapma ve rekabet kabul görürken işbirliği yapabilme becerilerini de defalarca sergilediğini bilmekteyiz. Hükümetler, dinamik öğrenme süreçlerini halklarının içinde gizli bulunan ruhani ve ahlaki güçlerin nasıl gelişip salıverileceği üzerine odaklayarak vatandaşlarının yüksek doğalarını eğitmek için yeterli kaynakları sunabilse, bu asil özellikleri ne kadar daha çok ortaya çıkardı?  Dahası, güç ilişkilerini şimdiye kadar tanımlamış olan dinamikler, insanlığın bir olduğu gerçek anlayışı ışığında yeniden düşünülmelidir ki bütün insanlar anlamlı yaşamlar sürdürebilme fırsatına sahip olabilsin. Bu çaptaki değişimlerin zor kazanılacağı aşikârdır ve liderlerin ve dünya vatandaşlarının vizyonunu, fedakârlığını ve uzun vadeli adanmışlığını gerektirecektir.

Gelişmekte olan bir medeniyet, tüm insanlardan yararlanarak onların kabiliyet ve yeteneklerini herkesin iyiliği ile uyumlu hale getirecektir.  Bu, tüm çocuklar kendi zihinsel ve ahlaki kabiliyetlerini geliştirmelerine yardımcı olan kaliteli bir eğitime erişebildikçe giderek daha da mümkün olacaktır. Dahası yetişmekte olan nesillerin ilk eğitmenleri kadınlar oldukları için, onların eğitim fırsatı tüm toplumlarda vurgulanmalıdır. Kadınların işgücüne, ve aslında yaşamın her alanına, katabileceği müşfik ve uzlaştırıcı niteliklerin değeri uzun zamandır azımsanmakta ve insanlık bunun sonucu olarak acı çekmeye devam etmektedir. Kadınların ve erkeklerin gerçek ortaklığı hayatın her alanında ortaya çıktığında olgunlaşacak meyveleri öncesinde öngörebilir miyiz? İnsanlık, biri kadın diğeri erkek olan iki kanada sahip ve kadın kanadı bunca zamandır baskı altında tutulduğu için uçmakta zorlanan bir kuşa benzetilebilir. İki kanadı da koordineli ve güçlü iken insanlığın uçabileceği muazzam yükseklikleri kim tam anlamıyla tahayyül edebilir?

Gençlik dönemi, her insanın yaşamında büyük öneme sahiptir. Yaşamın bu zamanı, özel fırsatlarla dolu bir dönemi temsil eder. Bu, gençlerin hizmete yönelebildikleri ve tüm hayatları boyunca yanlarında taşıyacakları toplumsal sorumluluk hissini geliştirebildikleri bir hazırlık ve hareket zamanıdır. Bu ikisi de özel bir eğitim olmadan gerçekleşmez.  Akranı olan kadınlara saygı duyan genç ile onlara kötü davranan diğer bir genç arasındaki farkı eğitim belirler. Böyle tutumların eğitimi, evde, okullarda, toplumlarda ve hayatın vuku bulduğu pek çok toplumsal ortamda gerçekleşir.

Aile, şekillendirici eğitimin gerçekleştiği hayati bir toplumsal ortamdır. Bu bakımdan, kadınların yaşamlarının odaklı bir dönemini çocukların yetiştirilmesine adamaya karar vermeleri halinde onları, çalışma hayatına anlamlı katkıları sunabilecekleri ortamların dışında bırakmayacak bir şekilde, yaşadıkları toplumlarında yapılması gereken düzenlemeler konusunda öğrenilecek çok şey vardır. Diğer taraftan, babaların ailelerinin yaşamlarındaki kayda değer rolünün farkında olmak önemlidir; babaların bu alana azımsanamayacak ölçüde dâhil olma becerileri özel bir ilgiyi hak etmektedir.  

Dünya ile ilişkilerimizi yöneten disiplin, büyük ölçüde ailede biçimlenir. Adaletsiz ya da adaletli olma, şiddetle ya da nazikçe davranma, yalancı ya da güvenilir olma eğilimleri genellikle evde geliştirilir. Sonrasında bu alışkanlıklar toplumsal etkileşimin her anına taşınarak ya gelişimin önündeki engel ya da gelişimin sıçrama taşları haline gelerek, sonuçta toplumun dokusunu ya paramparça eder ya da bir araya getirir. Örneğin, eğer erkek kardeşlerin kız kardeşlerine egemen olmalarına izin verilirse, oturma odasından sınıfa, işyerine ve nihayetinde uluslararası alana taşınacak bir alışkanlık oluşturulur. Diğer yandan, kız çocukları karar alma süreçlerine dâhil edildiklerinde ve erkek çocuklar evin işleriyle ilgilenmeleri için teşvik edildiklerinde kişilikler gelişmeye başlar. Çocuklar, hem erkek hem de kız çocuklarının zihinsel güçlerinin hayati olduğunu ve kadınlara özgü olarak bilinen besleyici niteliklerin erkekler tarafından sergilendiğinde de eşit derecede övgüye değer olduğunu öğrenirler.

Daha yapılanmış eğitim programlarına gelince,  yaşamın bu aşamasının önemi akılda tutulmalıdır.  Bu dönem gençlerin, toplumlarının ekonomik yaşamı da dâhil olmak üzere, yaşamın tüm boyutlarında kendi rollerini anlamaya başladıkları bir dönemdir. Eğer yetişmekte olan nesiller sadece hastalıklı bir sistemin içinde çalışmayıp nihayetinde gelişen bir medeniyetin yaratılmasına gitgide katkıda bulunacaklarsa, anahtar role sahip ana yetenekler erken yaşlarda geliştirilmelidir.

Öncelikle, gençlerin eğitimi filizlenmekte olan ruhani, fiziksel ve zihinsel güçlerine hitap edecek dinamikleri kapsamalıdır. Erken yaştan itibaren öğretilmesi gereken temel bir prensip, insanlığın birliği prensibidir. Bu kapsamda, kadın erkek eşitliği vurgulanmalıdır. Genç insanlar dünyadaki çelişkileri görürler. Sadece kelime ve kavramlar, onlara her yönden saldıran ve sıklıkla da zararlı mesajları yok edemez. Erkek ve kız çocukların kendi toplumsal ortamlarındaki meydan okumaları tanımlamak için omuz omuza çalışıp konuştukları pratik unsurların, bunları ele alacak planlara dâhil edilmesi tüm toplumun yararınadır. Aynı şekilde, ihtiyaçları belirlemeleri ve zamanla daha içerikli planlar tasarlamaları için özgürlük tanınırken hizmet aktiviteleri yürütmek adına toplumlarının bu konuda deneyimli ve güvenilir üyelerince eşlik edildiklerinde, yetişmekte olan genç nesiller yeni ve sağlıklı düşünce ve hareket modelleri geliştirmek için desteklenmiş olurlar. Erken bir yaştan itibaren gençler, gerçek liderliğin benliksiz hizmet ile özdeş olduğunu, kız ve erkek çocuklar tarafından eşit bir şekilde yapılabileceğini, konsültasyon, işbirliği ve uzun vadeli harekete adanmışlık ile başarılabileceğini öğreneceklerdir.

Dünya liderlerinin sadece, mevcut ekonomik sistemlerin kadınlardan nasıl daha fazla anlamlı katkılar alabileceğini değil ama aynı zamanda, yetişmekte olan nesillerin yeni bir ekonomik sistem inşa etmede nasıl desteklenmesi gerektiğini de ciddi biçimde düşünmeleri Bahai Uluslararası Toplumu’nun umududur.